1 Mayıs 2011 Pazar

Gücenme Sen

Gs maçları hep daha farklı olmuştur benim için. Aslında Beşiktaş tarihini az çok bilen bir insan zaten kin ve nefret duyulması gereken bir takım varsa bunu gs olduğunu bilir bilmeli yani.

Maç sabahı gelmeden önceki gece -kısaca cuma gecesi işte- bir heyecan aldı gitti. Klasik derbi moduna girdik bizde. Okunan forumlar bloglar izlenen video kısa film goller falan derken sabahı ettik sonunda. Erkenden semt yolu tutuldu zira ta İzmir'den gelen ToresBeluga'ya ayıp olurdu gelmesek. Gelmişken benim istediğim Real atkımıda getirmiş oda ayrı bir güzellik tabi. Neyse kahvaltı edildi akabinde parka geçildi. Park o kadar sessiz ve güzeldi ki anlatılmaz yaşanır dedikleri bu olsa gerek. Park'da anlatılan güzel olaylar sohbet muhabbet görülen güzel insanlar derken bi yemek molası akabinde parka geri döndük baya bi kalabalıklaşmış etraf iyice sevimsiz olmuş yalan yok. Neyse bu kadar güzel bir gün'de bunlar da nazar boncuğu diyelim.

Stada girdik maç saati bekleniyor falan derken maç başladı. İlk yarı tribün olarak kötüydük bile diyemiyorum o derece yani. Takım olarak da saman alevi gibiydik. İkinci yarı başında toparlanan tribünle beraber takımda istiyordu maçı. Bobo o kaçırdığı gol ile literatüre girecektir hatta girmiştir eminim buna. O golün kaçtığını gördüm 2 dk falan kendime gelemedim. Ya şakaydı galiba dedim kendi kendime Bobo bizle kafa buluyor galiba demeye kalmadan bir tane daha direğe nişanladı. Belliydi gol gelicek anladık ama Beşiktaş bu önce bir kanser edicek bizi.

Tribünden yükselene Kartal Gol Gol Gol sesleri ile birlikte gelen gol sonrası kimin eli kimin omzunda belli değil derken tam toparlandık haşırt 2 oldu. Takım bize şaka yaptı yine. Zaten 2-0dan sonrası malumunuzdur ki toshack ile geçmiştir. Stadı terk etmeye kalkan gs taraftarı'dır bence asıl önemli olan. Sonuçta maç bitmeden staddan çıkılmaz maç bitmeden pankart toplanmaz bunları bilmiyor herhalde oraya gelenler.

Güzel bir şekilde başlayan gün çok güzel bir şekilde bitmişti. Sabah uyandığım da ses namına bir şey kalmamıştı ama senin için değer be Beşiktaş... He unutmadan GÜCENME...

26 Nisan 2011 Salı

Napak Bilemedim.

Bazen canın sıkılır ya hani. Öylece oturursun ya bilgisayar başında yada televizyon karşısında ama vardır bi huzursuzluk bi can sıkıntısı vardır içinde.

Oturmuş televizyon başında zaman öldürüyorum ne yapsam onuda bilmiyorum işte. Sorun orda zaten. Sezonun erken bitmesinden doğan bir heyecan eksikliği Diğer branşların içler acısı hali -hentbol hariç- ve kendi sıkıntılarımız da eklenince bomboş günler oluyor işte böyle. Sabah uyanıyorsun herkes aynı her şey aynı. İnsanlar'ın gözünde bir lanetlik var anlamsız. Okul desen zaten sıkıcı kaldı ki sevmediğim ve çoğu zaman ne işim var benim burda kardeşim dediğim bir okul da ne kadar mutlu olabilirsin oda var. Cumartesi ligde gs ile oynuyoruz o maça gidip sezonu noktalamayı düşünüyorum sıkıcı geçen günlerin içinde Beşiktaş ve güzel bir kaç insan görüp muhabbet etmek bünyeye iyi geliyor buda bir gerçek.

Görüldüğü üzre iyi giden bir şey yok bu ara hayatımızda. Sürekli bi buhram falan. Buraya yazılmayacak bir kaç durum daha var aslında  onun da bir çaresini bulmak lazım ama zor gibi duruyor sanki. Zor işler bunlar zor. Neyse sağlıcakla kal sevgili okur.

25 Nisan 2011 Pazartesi

Bitsin Artık Bu Çile...

3 hafta önce arkadaşla gs maçı için gel sana 2 avans bi yemeğine iddaaya girelim dediğimde "yok olm ya kevgir oluruz biz" diyen adam bugün bana "bak biz sizi yeneriz sende görürsün" diyor.

Arkadaş bu kadar kötü oynamaya hakkı yok Beşiktaş'ın. Hala ekremlerden nobrelerden aurelyolardan medet umuyoruz. lan bu takımda adammı yok Ernst çıkınca aurelyo giricek. Haftayaki maçtan  ciddi anlamda tırsmıyor değilim. Haftaya forvetsiz çıkacağız gibi duruyor maça Bobo ne durumda henüz bilmiyorum ama almeida zaten yok nobre ne durumda onuda bilmiyorum bilmekde istemiyorum aslında.

Neyse Söyleyecek o kadar çok söz var ama şu söz herşeyi açıklıyor.

"Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil"

Taşın Toprağın Mantı Olsun Kayseri...

Bayadır bi deplasman yapmamıştık. En son İzmir'di galiba yine bir kupa finali vardı -yok yok bi Ankara vardı şimdi hatırladım-. Uzun aradan sonra yine o güzel otobüs güzel insanlar falan. Peder bey ilk etapta biraz atarlandı aslında biraz parazit yapsa da ysk'dan (ev) vizeyi aldık.

Servis olarak karar alındı akabinde otobüs oldu karar alındı 10Mayıs gecesi yola çıkılcak. Neden böyle bir heyecan oldu onu da anlamadım aslında. Belkide rakip İBB diye bir action oldu bir anda. Stadın resmine baktım baya güzel bir stad orda fena tribün yapılır bu da dipnot.

Neyse artık maç gününü bekleyelim biz. Maçtan sonra güzel şeylerle görüşmek umuduyla.

22 Nisan 2011 Cuma

Burası Sex Yapma Yeri Değil

Şimdi yorum yazmadan önce şunu belirteyim ne cemaatciyim nede iktidar yanlısı bir insanım.
Şöyle bir şey var ben otobüste sadece sarılıyoruz denmiş bu olayda ne var yahu. He iş ileri gitti mi bunu bilmiyoruz sonuçta ifade eksik de verilmiş olabilir. İşte o zaman karşıyım ben. Sonuçta bizimde sevgilimiz oldu ilişkilerimiz oldu ama çıkıp ta otobüste vapurda alenen sex yapmadık.
Ben bunları yanlış durumlar olarak görüyorum. Gerek yetişme tarzım gerek çevremden gördüklerim buna etken oldu. Şimdi şöyle düşünün otobüste gidiyorsunuz alenen sevişiyorsunuz 100kişinin içinde enteresan değilmi sizcede. bu görüşüm doğrultusunda adım eğer yobaz'a çıkacaksada çıksın

He bu arada olayda mağdur olan tarafın anlattığı doğru ise tam olarak o otobüs şöför'ünün içi fesatmış yada neyse işte.

26 Şubat 2011 Cumartesi

Schuster'e Açık Mektup...

Sarı Melek diye lanse ettiler seni Beşiktaş taraftarına. İlk geldiğin günü hatırlıyorum da hücum futbolu oynayacağız göze hoş gelen bir Beşiktaş izleteceğiz diyerekten girdin olaya. Sana güvendik inandık fakat bu güven ve inanç karşılığında senden tek bir şey bekledik; göze hoş gelen bir futbol. Kendi adıma konuşmak gerekirse 15 yıl şampiyonluk görmeyen bir takımı desteklediğimden dolayı 2-3 yıl şampiyonluk görmeden yaşamak pek de koymazdı bana açıkçası ama işte diyorum ya senden sadece “Göze hoş gelen bir futbol bekledim ben kaybetsen dahi”. Neyse ben buralara pek değinmeyeceğim beni tanıyan bilir zaten teknik taktik detaylı muhabbetlerden nefret eden bir insanım sonuçta onu yapacak onlarca yüzlerce hatta milyonlarca Beşiktaş’lı var piyasada.

Benim takıldığım bir nokta var. İlk olarak Kiev ile Şeref Bey’de oynanan ilk maç sonrası yaptığın “beğenmeyen gelmesin evinde otursun” açıklaması –bu açıklamanın böyle olmadığına daha ağır olduğuna dair iddialar var.  Sana forumlarda körü körüne inananlar var böyle nasıl desem küme de düşsek Schuster ile düşelim lafı ile karşımıza gelen bir kitle var.

Şimdi  hocam öncelikle burası Beşiktaş. Zamanında bizim pek muhterem olmayan başkanımız “paf takımla çıkıyoruz” açıklamasını yapıp sözünü yemişti. Şimdi sen Mete Düren’in “Ferrari kesinlikle affedilmeyecektir” açıklamasına rağmen (gerçi Mete Düren diyorsa kesin tersi çıkıyor o da ayrı konu) bu adamı ilk 11 olarak sahaya çıkarırsan işte orda dur derler adama.

Kiev maçı sonrası yaptığın “beğenmeyen gelmesin” açıklamasına gelirsek bunu kimse söyleyemez , sonuçta Beşiktaş varsa var oldukça bu taraftar da bu takımın peşinden gelecektir. Evet tepki koymak ya da oyuncu veya hoca ıslıklamak doğru değil bunu bizde biliyoruz ama bildiğimiz bir şey daha var bu takım 22.haftada lige havlu atmış,  Uefa Kupası hedefi ile çıkılan bir yolda ilk turda elenmiş ve elinde sadece Türkiye Kupası kalmıştır. Bize çıkıp mantıklı bir açıklama yap hoca. 1960 futbolu rakipler kapanıyor sert oynuyorlar bahaneleri ile gelme.

Son söz olarak Schuster’e güvenenlerin bana neden güvendiklerini bi söylesinler biz de bilelim. Benim takıldığım noktalar bunlar yoksa onu almış bunu oynatmamış bunu kesmiş gibi detayları zaten beceremiyorum ben. Ama senin hakkında olumsuz düşüncelerim var bunlarıda inkar edemem. Birkaç kelam ederek bitireceğim. Biraz duygusal yerlerden gireceğim olaya okuyanda çıkıp “ne çok biliyorsun kardeşim” diyebilir ama kimin ne düşündüğü şu saaten sonra umrumda değil.

Denizli şampiyonluk maçında sırf pazubandı takmak için İbrahim Üzülmez’i oyuna alan adamdır Schuster oyuncusunu basının önüne atar, Lucescu paltosunu topçusunun omzuna...
Schuster'in saha içinde kaybeden olmasının sebebi futbol değil, hayat görüşüdür
daha kısacık Beşiktaş kariyerinde bile Beşiktaş'a "insan" kaybettirmiştir, kaptan kaybettirmiştir
Schuster 11 yıllık kaptanının sözleşmesini yırtan adamdır, Denizli şampiyonluk maçında sırf pazubandı takmak için oyuna alan adamdır

21 Şubat 2011 Pazartesi

Bilge Haklıymış Ferrari Satmakda...

Ne opel mercedes/nede lamborgini/seviyoruz seni/matteo ferrari
İşte böyle çağırılıyordu Beşiktaş tribünlerine. Gerçekten sevmiştik seni Ferrari. İyi de oynuyordun defans olarak beklentilerimiz karşılıyordun derken Schuster geldi ve sistemime uymuyor falan dedi ve akabinde yedek kaldın. Neyse bu tür detaylar beni enterese etmiyor benim değinmek istediğim nokta çok başka.
Dün 2-1 önde sürdürdüğümüz herşeyin tıkırında gittiği bir maç sırasında Türkiye'ye gelmiş geçmiş en çirkef oyuncusu olan Lugano'nun bir anlık oyunu sonrasında oltaya gelip yaptığın hareket sonucu kırmızı kart ve akabinde olan penaltı ile maçın kaderini değiştirdin. Şu an senin için neler hissettiğimi buralara yazamıyorum. Bugün senin bir anlık amatörlüğün yüzünden milyonlarca Beşiktaş'lı işine okuluna giderken başını öne eğdi. Senin yüzünden dün gece kafasını yastığa koymasına rağmen bütün gece uyuyamayan sabah sersem gibi olan ve bu şekilde gününü devam ettiren birisi olarak sana şunu söylemek istiyorum 
Beşiktaş'lı bu ihanetini bu kazığını unutmaz. Yıllardır maça giden birisiyim o stad da ne mağlubiyetler gördüm ama hiçbir mağlubiyet beni bu kadar üzmemişti.
Teşekkürler Ferrari.