1 Mayıs 2011 Pazar

Gücenme Sen

Gs maçları hep daha farklı olmuştur benim için. Aslında Beşiktaş tarihini az çok bilen bir insan zaten kin ve nefret duyulması gereken bir takım varsa bunu gs olduğunu bilir bilmeli yani.

Maç sabahı gelmeden önceki gece -kısaca cuma gecesi işte- bir heyecan aldı gitti. Klasik derbi moduna girdik bizde. Okunan forumlar bloglar izlenen video kısa film goller falan derken sabahı ettik sonunda. Erkenden semt yolu tutuldu zira ta İzmir'den gelen ToresBeluga'ya ayıp olurdu gelmesek. Gelmişken benim istediğim Real atkımıda getirmiş oda ayrı bir güzellik tabi. Neyse kahvaltı edildi akabinde parka geçildi. Park o kadar sessiz ve güzeldi ki anlatılmaz yaşanır dedikleri bu olsa gerek. Park'da anlatılan güzel olaylar sohbet muhabbet görülen güzel insanlar derken bi yemek molası akabinde parka geri döndük baya bi kalabalıklaşmış etraf iyice sevimsiz olmuş yalan yok. Neyse bu kadar güzel bir gün'de bunlar da nazar boncuğu diyelim.

Stada girdik maç saati bekleniyor falan derken maç başladı. İlk yarı tribün olarak kötüydük bile diyemiyorum o derece yani. Takım olarak da saman alevi gibiydik. İkinci yarı başında toparlanan tribünle beraber takımda istiyordu maçı. Bobo o kaçırdığı gol ile literatüre girecektir hatta girmiştir eminim buna. O golün kaçtığını gördüm 2 dk falan kendime gelemedim. Ya şakaydı galiba dedim kendi kendime Bobo bizle kafa buluyor galiba demeye kalmadan bir tane daha direğe nişanladı. Belliydi gol gelicek anladık ama Beşiktaş bu önce bir kanser edicek bizi.

Tribünden yükselene Kartal Gol Gol Gol sesleri ile birlikte gelen gol sonrası kimin eli kimin omzunda belli değil derken tam toparlandık haşırt 2 oldu. Takım bize şaka yaptı yine. Zaten 2-0dan sonrası malumunuzdur ki toshack ile geçmiştir. Stadı terk etmeye kalkan gs taraftarı'dır bence asıl önemli olan. Sonuçta maç bitmeden staddan çıkılmaz maç bitmeden pankart toplanmaz bunları bilmiyor herhalde oraya gelenler.

Güzel bir şekilde başlayan gün çok güzel bir şekilde bitmişti. Sabah uyandığım da ses namına bir şey kalmamıştı ama senin için değer be Beşiktaş... He unutmadan GÜCENME...

26 Nisan 2011 Salı

Napak Bilemedim.

Bazen canın sıkılır ya hani. Öylece oturursun ya bilgisayar başında yada televizyon karşısında ama vardır bi huzursuzluk bi can sıkıntısı vardır içinde.

Oturmuş televizyon başında zaman öldürüyorum ne yapsam onuda bilmiyorum işte. Sorun orda zaten. Sezonun erken bitmesinden doğan bir heyecan eksikliği Diğer branşların içler acısı hali -hentbol hariç- ve kendi sıkıntılarımız da eklenince bomboş günler oluyor işte böyle. Sabah uyanıyorsun herkes aynı her şey aynı. İnsanlar'ın gözünde bir lanetlik var anlamsız. Okul desen zaten sıkıcı kaldı ki sevmediğim ve çoğu zaman ne işim var benim burda kardeşim dediğim bir okul da ne kadar mutlu olabilirsin oda var. Cumartesi ligde gs ile oynuyoruz o maça gidip sezonu noktalamayı düşünüyorum sıkıcı geçen günlerin içinde Beşiktaş ve güzel bir kaç insan görüp muhabbet etmek bünyeye iyi geliyor buda bir gerçek.

Görüldüğü üzre iyi giden bir şey yok bu ara hayatımızda. Sürekli bi buhram falan. Buraya yazılmayacak bir kaç durum daha var aslında  onun da bir çaresini bulmak lazım ama zor gibi duruyor sanki. Zor işler bunlar zor. Neyse sağlıcakla kal sevgili okur.

25 Nisan 2011 Pazartesi

Bitsin Artık Bu Çile...

3 hafta önce arkadaşla gs maçı için gel sana 2 avans bi yemeğine iddaaya girelim dediğimde "yok olm ya kevgir oluruz biz" diyen adam bugün bana "bak biz sizi yeneriz sende görürsün" diyor.

Arkadaş bu kadar kötü oynamaya hakkı yok Beşiktaş'ın. Hala ekremlerden nobrelerden aurelyolardan medet umuyoruz. lan bu takımda adammı yok Ernst çıkınca aurelyo giricek. Haftayaki maçtan  ciddi anlamda tırsmıyor değilim. Haftaya forvetsiz çıkacağız gibi duruyor maça Bobo ne durumda henüz bilmiyorum ama almeida zaten yok nobre ne durumda onuda bilmiyorum bilmekde istemiyorum aslında.

Neyse Söyleyecek o kadar çok söz var ama şu söz herşeyi açıklıyor.

"Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil"

Taşın Toprağın Mantı Olsun Kayseri...

Bayadır bi deplasman yapmamıştık. En son İzmir'di galiba yine bir kupa finali vardı -yok yok bi Ankara vardı şimdi hatırladım-. Uzun aradan sonra yine o güzel otobüs güzel insanlar falan. Peder bey ilk etapta biraz atarlandı aslında biraz parazit yapsa da ysk'dan (ev) vizeyi aldık.

Servis olarak karar alındı akabinde otobüs oldu karar alındı 10Mayıs gecesi yola çıkılcak. Neden böyle bir heyecan oldu onu da anlamadım aslında. Belkide rakip İBB diye bir action oldu bir anda. Stadın resmine baktım baya güzel bir stad orda fena tribün yapılır bu da dipnot.

Neyse artık maç gününü bekleyelim biz. Maçtan sonra güzel şeylerle görüşmek umuduyla.

22 Nisan 2011 Cuma

Burası Sex Yapma Yeri Değil

Şimdi yorum yazmadan önce şunu belirteyim ne cemaatciyim nede iktidar yanlısı bir insanım.
Şöyle bir şey var ben otobüste sadece sarılıyoruz denmiş bu olayda ne var yahu. He iş ileri gitti mi bunu bilmiyoruz sonuçta ifade eksik de verilmiş olabilir. İşte o zaman karşıyım ben. Sonuçta bizimde sevgilimiz oldu ilişkilerimiz oldu ama çıkıp ta otobüste vapurda alenen sex yapmadık.
Ben bunları yanlış durumlar olarak görüyorum. Gerek yetişme tarzım gerek çevremden gördüklerim buna etken oldu. Şimdi şöyle düşünün otobüste gidiyorsunuz alenen sevişiyorsunuz 100kişinin içinde enteresan değilmi sizcede. bu görüşüm doğrultusunda adım eğer yobaz'a çıkacaksada çıksın

He bu arada olayda mağdur olan tarafın anlattığı doğru ise tam olarak o otobüs şöför'ünün içi fesatmış yada neyse işte.

26 Şubat 2011 Cumartesi

Schuster'e Açık Mektup...

Sarı Melek diye lanse ettiler seni Beşiktaş taraftarına. İlk geldiğin günü hatırlıyorum da hücum futbolu oynayacağız göze hoş gelen bir Beşiktaş izleteceğiz diyerekten girdin olaya. Sana güvendik inandık fakat bu güven ve inanç karşılığında senden tek bir şey bekledik; göze hoş gelen bir futbol. Kendi adıma konuşmak gerekirse 15 yıl şampiyonluk görmeyen bir takımı desteklediğimden dolayı 2-3 yıl şampiyonluk görmeden yaşamak pek de koymazdı bana açıkçası ama işte diyorum ya senden sadece “Göze hoş gelen bir futbol bekledim ben kaybetsen dahi”. Neyse ben buralara pek değinmeyeceğim beni tanıyan bilir zaten teknik taktik detaylı muhabbetlerden nefret eden bir insanım sonuçta onu yapacak onlarca yüzlerce hatta milyonlarca Beşiktaş’lı var piyasada.

Benim takıldığım bir nokta var. İlk olarak Kiev ile Şeref Bey’de oynanan ilk maç sonrası yaptığın “beğenmeyen gelmesin evinde otursun” açıklaması –bu açıklamanın böyle olmadığına daha ağır olduğuna dair iddialar var.  Sana forumlarda körü körüne inananlar var böyle nasıl desem küme de düşsek Schuster ile düşelim lafı ile karşımıza gelen bir kitle var.

Şimdi  hocam öncelikle burası Beşiktaş. Zamanında bizim pek muhterem olmayan başkanımız “paf takımla çıkıyoruz” açıklamasını yapıp sözünü yemişti. Şimdi sen Mete Düren’in “Ferrari kesinlikle affedilmeyecektir” açıklamasına rağmen (gerçi Mete Düren diyorsa kesin tersi çıkıyor o da ayrı konu) bu adamı ilk 11 olarak sahaya çıkarırsan işte orda dur derler adama.

Kiev maçı sonrası yaptığın “beğenmeyen gelmesin” açıklamasına gelirsek bunu kimse söyleyemez , sonuçta Beşiktaş varsa var oldukça bu taraftar da bu takımın peşinden gelecektir. Evet tepki koymak ya da oyuncu veya hoca ıslıklamak doğru değil bunu bizde biliyoruz ama bildiğimiz bir şey daha var bu takım 22.haftada lige havlu atmış,  Uefa Kupası hedefi ile çıkılan bir yolda ilk turda elenmiş ve elinde sadece Türkiye Kupası kalmıştır. Bize çıkıp mantıklı bir açıklama yap hoca. 1960 futbolu rakipler kapanıyor sert oynuyorlar bahaneleri ile gelme.

Son söz olarak Schuster’e güvenenlerin bana neden güvendiklerini bi söylesinler biz de bilelim. Benim takıldığım noktalar bunlar yoksa onu almış bunu oynatmamış bunu kesmiş gibi detayları zaten beceremiyorum ben. Ama senin hakkında olumsuz düşüncelerim var bunlarıda inkar edemem. Birkaç kelam ederek bitireceğim. Biraz duygusal yerlerden gireceğim olaya okuyanda çıkıp “ne çok biliyorsun kardeşim” diyebilir ama kimin ne düşündüğü şu saaten sonra umrumda değil.

Denizli şampiyonluk maçında sırf pazubandı takmak için İbrahim Üzülmez’i oyuna alan adamdır Schuster oyuncusunu basının önüne atar, Lucescu paltosunu topçusunun omzuna...
Schuster'in saha içinde kaybeden olmasının sebebi futbol değil, hayat görüşüdür
daha kısacık Beşiktaş kariyerinde bile Beşiktaş'a "insan" kaybettirmiştir, kaptan kaybettirmiştir
Schuster 11 yıllık kaptanının sözleşmesini yırtan adamdır, Denizli şampiyonluk maçında sırf pazubandı takmak için oyuna alan adamdır

21 Şubat 2011 Pazartesi

Bilge Haklıymış Ferrari Satmakda...

Ne opel mercedes/nede lamborgini/seviyoruz seni/matteo ferrari
İşte böyle çağırılıyordu Beşiktaş tribünlerine. Gerçekten sevmiştik seni Ferrari. İyi de oynuyordun defans olarak beklentilerimiz karşılıyordun derken Schuster geldi ve sistemime uymuyor falan dedi ve akabinde yedek kaldın. Neyse bu tür detaylar beni enterese etmiyor benim değinmek istediğim nokta çok başka.
Dün 2-1 önde sürdürdüğümüz herşeyin tıkırında gittiği bir maç sırasında Türkiye'ye gelmiş geçmiş en çirkef oyuncusu olan Lugano'nun bir anlık oyunu sonrasında oltaya gelip yaptığın hareket sonucu kırmızı kart ve akabinde olan penaltı ile maçın kaderini değiştirdin. Şu an senin için neler hissettiğimi buralara yazamıyorum. Bugün senin bir anlık amatörlüğün yüzünden milyonlarca Beşiktaş'lı işine okuluna giderken başını öne eğdi. Senin yüzünden dün gece kafasını yastığa koymasına rağmen bütün gece uyuyamayan sabah sersem gibi olan ve bu şekilde gününü devam ettiren birisi olarak sana şunu söylemek istiyorum 
Beşiktaş'lı bu ihanetini bu kazığını unutmaz. Yıllardır maça giden birisiyim o stad da ne mağlubiyetler gördüm ama hiçbir mağlubiyet beni bu kadar üzmemişti.
Teşekkürler Ferrari.

20 Şubat 2011 Pazar

Siz Utanın Biz Değil.


Yarın kimiz okulunda
Kimimiz işyerinde

Alay konusu olacak..

Bu hale getiren

İdari Yönetim
Teknik yönetim
Yıldızlar
Kavga eden kaptanlar
Takımını satan kırmızı kart gören Futbolcular


BİZ DEĞİL SİZ UTANIN

17 Şubat 2011 Perşembe

...

Hani bazen başlık bulamassın ya anlatıcak kelime bulamassın işte tam o durumdayız aslında. Taaa Temmuzda açılan bir sezon sezon başlarken "Hedef Dublin" nidaları falan derken şu an resmi olmasada Avrupa'ya veda ettik.

Aslında maç yazısı yazmayı pek sevmem daha doğrusu beceremem. Sonuçta maçı izlerken kim ne yapmış derdine düşmek istemiyorum. Maç yazısı yazamasamda taktik teknik detay gibi çetrefilli işlere girmesem bile şu takımdan Fabian Ernst'in kesilmeyeceğini bilirim arkadaş. İlk geldiği günden bu yana Schuster'e sahip çıkanlardandım güveniyordum bu adama ve istikrar denilen zımbırtının yanındaydım ama Schuster dayıya galiba rahat batıyor. İkinci yarı başından beri yanlış oyuncu tercihleri yarattığı garip fanteziler ve bence en önemlisi "burayı real madrid" sanması şu takımı şu hale getirdi. Hale hazırda bir sistemimiz yok. Gol atarsak daha doğrusu ilk golü atarsak kazanıyoruz şayet ilk golü yersek o maçı sabaha kadar oynansada çeviremiyoruz. Eee kardeşim bunları çözmen için bu takımın başındasın sen ve bunları çözmen için sana para veriyorlar.

Neyse sağlık olsun maç yazısı bu kadar işte zaten beceremiyorum bu işleri olan oldu diyelim. Son söz olarak
İnancını ve ruhunu kaybetmeyeceksin.
Eğer bunları yitirirsen girdiğin bütün savaşları kaybedersin...

14 Şubat 2011 Pazartesi

Bu Kalp Seni Unuturmu...| #19



Akşam okuldan sonra arkadaşlarla oturmuşuz sohbet muhabbet falan herşey yolunda eve gelirken fener maçına bakayım diye girdim içeri bir son dakika haberi ile karşı karşıya kaldım. Malum haberi bakkalda bi anda öğrendin anlayacağınız.

Anlayamadığım bir nokta var bir insan bir insana ha deyince yumruk atmaz arkadaş bana kimse bunu izah edemez. Ama ben işin bu kavga boyutu ile ilgilenmeyeceğim sonuçta herkes bir şeyler yazıyor çiziyor. Evet İbrahim Üzülmez iyi bir oyuncu olmayabilir fazla yetenekli olmayabilir hatta kimilerine göre "kabiliyet düşmanı" ile adlandırılıyor.Ama o sahaya çıktığında o formayı terlettiği için kanının son damlasına kadar mücadele ettiği için sevdik biz onu. Pascal Nouma çok iyi bir forvetmiydi tabiki de hayır ama hep söyleriz ya "Pascal Ruhu" işte onun Türk versiyonu da İbrahim Üzülmez'de vardı "Deli Ruhu".

Ben bu olayda tüm suçun Deli'de olduğunada inanmıyorum kaldı ki şu an internette dolaşan Deli'ye sallama olayınıda anlamıyorum kardeşim ne çabuk unutuldu adamın yaptıkları ya. Kadıköyde 2tane kanı bozuk fenerliye atarlandı diye içereki her maçımız da "adam gibi adam ibrahim toraman" diye tribüne çağrılıyor. Eee adama sorarlar o zaman 15. haftada sahaya giren elinde yeşil çarşaf olan bursalı köpeğe arkadan tekme sallayan adamı ne çabuk unuttunuz. Ahd-Vefa vardı zamanında çokça söz ederdik ama artık gerçekten sözde kaldı işte bu.

Neyse olan oldu sağlık olsun diyelim son söz olarak da "KİM DEMİŞ cimbom DÜZÜLMEZ BABANIZ İBRAHİM ÜZÜLMEZ"

13 Şubat 2011 Pazar

Söyleseneeeeee Bize Hocaaaaaa...

Söyleseneeeeeeee bize hocaaaaaaaaa takım niye oynamıyoooooooooooor... Aslında bunu okudukdan sonra herkesin aklına "aaaa şimdi hocaya sallıcak ona buna giydircek başımıza TD kesilcek" diye düşünenler illa olacaktır ama yanılacaklar buda ayrı bir konu.

Takıldığım nokta şu o sahaya maçın 1.dakikasında kim çıkıyorsa çıksın üstündeki Kutsal Forma'nın ağırlığının farkına varmalı. O takımın Türkiye'nin en büyük takımı olduğunun farkına varmalı eğer farkına varamıyorlarsa ya bunu onlara idrak ettircek birileri olmalı yada o oyuncular bu takımdan defolup gitmeli. 100.yılımızda Kocaelispor ile oynadığımız bir maç vardı hani 1 ile 95.dakika arasında sürekli saldırdığımız es kaza yediğimiz bir golden sonra bile oyundan kopmayıp son saniyede kazandığımız maç. İşte o maç izlediğim Beşiktaş'ı görmek istiyorum ben sahaya çıktığı zaman. İşte o zamanki gibi baskı yapan mücadele eden kazanma arzusu en üst düzeyde olan Beşiktaş'ı görmek istiyorum ben sahaya çıktığında.

Sürekli söyler ya insanlar Pascal Ruhu diye işte o ruhu istiyorum ben sadece. Bu takım zamanında 15sene şampiyon olmamış bizden öncekiler 15sene beklemiş bizde bekleriz o sorun değil ama yeterki o formanın hakkını versinler formanın hakkını  veremeyenlerde afedersiniz ama siktirolup gitsinler.

11 Şubat 2011 Cuma

Batıyoruz...

Evet başlığında belirttiği gibi alenen batıyoruz. Kartal Yuvalarından bahsediyorum evet yanlış tahmin etmediniz. Bir kulübün en önemli gelir kaynaklarından biridir lisanslı ürünlerini taraftara sunan mağzalar. Alışveriş merkezlerinde belli başlı semtlerde hizmet vererek hem insanlara destekledikleri takımın ürünlerini ulaştırır hemde maddi açıdan refaha ulaşırlar. Ama gel gelelim Beşiktaş'ta durum öyle değil. Kartal Yuvalarımız bir bir batıyor. Anadolu Yakasında hizmet veren Suadiye,Bağdat Caddesi kapanan mağzalarımıza en son Üsküdar Kartal Yuvası eklendi. Anadolu yakasından ayakta kalan tek mağaza Ümraniyede -onunda hala kapanmaması cidden şaşırtıcı zira dershane yıllarımdan beri var orası-
Aslında ilk başlarda bu duruma gelmemizde taraftar sorumlu gibi duruyor ve bir çok kişi de öyle düşünüyor ama durum hiç de öyle değil. Kalitesiz ürünler daha doğrusu beklentilerin çok altında basit sayılabilcek ürünler ve buna zıt olarak uçuk fiyatlar ürün çeşitliliğin azlığı derken para üstü veremez duruma geldi mağzalar. En son gittiğimde 1.5lira para üstünü "kasada hiç bozuk para kalmamış onun yerine hatıra bilet verelim" diye alamadım. -he feda olsun kulübe o ayrı konu ama 1.5lira veremicek durumda olmak cidden düşündürücü-. Dün bir arkadaşım aradı babasına hediye almak için gitmiş ve atkı bulamış alıcak. Telefonda ne diyeceğimi bilemedim hani utanmasam maç günü semte git korsancılarda daha güzel atkılar var diyecektim. Hazı laf gelmişken o konuya da değinelim.
Maç günü semtin içinde bir sürü korsan ürün satan adamla rastlaşmak mümkün. Bu adamlar o kadar planlı programlı çalışıyorki Kartal Yuvalarında bulamayacağımız ürünler hem ucuz hem kaliteli hemde albenisi yüksek. Hele ki bir "İmha Timi" diye bir atkı yapmışlar korsan olmasa alırım dolaba koyarım ilerde eşime dostuma derim "alın işte bu adamlar zamanına bizde oynadı aynı sene içinde" ama korsanla mücadele ediyoruz yada şöyle söyleyeyim korsan almayı kendimize yediremediğimiz için -en azından ben öyle düşünüyorum kendi açımdan- almıyorum aldırmıyorumda. Korsan ürün aldırmadığım insanlar yuvalardan da güzel ürün bulamadığı için ürün alamıyor hiçbir şekilde oda ayrı bir konu.
Neyse sözün özü durumumuz gerçekten kötü birşeyler yapmak lazım iş işten geçmeden. Gerçi atı alan üsküdarı çoktan geçti ama zararın neresinden dönersek kardır.

10 Şubat 2011 Perşembe

Bakmak-Görmek

                                                                     

Sözlerime başlarken bi alıntı yapma gereği duydum başlıkda bunu gerektiriyor zaten. Oğuz Sarvan: "Beşiktaş-Kardemir Karabükspor maçındaki gol pozisyonun insan gözüyle görülmesi mümkün değil" Önemli olan ne gördüğün değil nerenle baktığındır.

Şimdi arkadaş adama sorarlar; O topun gol olduğunu görenler insan değilmiydi şayet insan değilse neydi. Yada sadece şunun cevabını versin orda el kaldıran sevinç ünlemi içinde olan güvenlikçi neydi. Anladık bir hata yaptınız -gerçi hatalarınız 1000i geçti- bari üstünü bu şekilde kapatmayın arkadaş harbi komik duruma düşüyorsunuz. Evet penaltı verilmedi kırmızı kartlar verilmedi bunların hepsi tartışılır sabaha kadar otururuz bunları tartışırız ama 30 CM içeri giren bir topu -yazıyla OTUZ- tartışmaya açık hiçbir yeri yoktur. Kalıbınızın Adamı Olun... O bize yeter


Biz zamanında Şerefli İkinciliklerimizle övündük ve şükürler olsun o Şerefli İkinciliklere. Yine övünürüz sorun değil hatta gurur duyarız yine o Şerefli İkinciliklerle ama sizde Şerefinizi kaybetmeyin hiç bir zaman -tabi varsa-...

5 Şubat 2011 Cumartesi

Futbolun Katili Türk Hakemleri...





Mustafa Kamil Abitoğlu… Kendini hakem sanan şeref yoksunu herif. Ya arkadaş senin orda yapman gereken tek bir şey var olanları görmek. Eğer ben ikinci yarıda emenikenin pozisyonun penaltının Allahı olduğunu görebiliyorsam veya almeida'nın vurduğu topun kabak gibi gol olduğunu taa anasının nikahından görebiliyorsam yada görüyorsam sende onu göreceksin kardeşim.

Lan ayıp denen birşey var ya arkadaş bu kadar adi karaktersiz şerefsiz olmayın. Adam gibi maç yönetin sizden tek istenilen o şu maçı kaybetsek gram üzülmem üzülürsem benden adisi yok şu dünyada. Bu stada gelen hakemler kendilerini ne sanıyolar yada kimden ne direktif alıyorlar inanın bilmiyorum. Bu kadar rahat karar verebilen böyle insanları çileden çıkarmak için elinden geleni yapan insanları nerden buluyorlar inanın bilmiyorum.

Aslında herşey o kadar basitki çıkıcak bu kulübün başkanı Beşiktaş'ın büyük taş olduğunu söyleyecek -gerçi o millet transfer manyağı yapıyor- bunlarla uğramaşamaz. O zaman taraftar çıkıcak ASİ RUH ortaya çıkıcak ve gereken yapılcak -gerçi taraftarda transfer manyağı oldu- pek ilgilenemezler. Haldun Boysan geçen sene fener maçı sonrası "Fahişelere bile güvenirim hakemlere asla" demişti, gerçekten haklıymış adam hani fahişeler bile hakemlerde daha onurlu gururlu insanlar. Neyse olan oldu yapıcak hiçbirşey yok şu saaten sonra ama Türk Spor camiası şunu unutmasın “Beşiktaş Büyük Taştır Altında Kalırsınız

3 Şubat 2011 Perşembe

Formanda Teeeeer Hernandez Gutiii

Sevdalı yüreklerde Nihat Kahveci
Halayla, türkülerle sevdik Necip'i
Yıldızlar tutuşsun Fabian Ernst'le
Marşlarımız ağlasın Ersan Gülüm'le
Bu takım şampiyon olsun bu sene Beşiktaş
Gücüne güç katmaya Deli
Formanda ter Hernandez Guti
Q7 seninle ölmeye geldik Q7
Barbaros Meydanı'nda Simao Sabrosa
Derin bir nefes çektik Bobo Da Silva
Bir umudum sensin Hugo Almeida
Hayat yaşanmıyor ki Schuster olmasa
Bu takım şampiyon olsun bu sene Beşiktaş
Gücüne güç katmaya Deli
Formanda ter Hernandez Guti
Q7 seninle ölmeye geldik Q7

Emeği Geçen Herkese Teşekkürler :) Can sıkıntısı neler yaptırıyor insanlara :)

30 Ocak 2011 Pazar

Oraya Stad Yapanın...


Şimdi herkesin aklına “aaa maçı kaybettiler ya o yüzden stada sallıyacak”” düşünceleri olabilir ama bugün şu maçı 5-0da kazansak  bu yazıyı yazıcaktım.

1 haftadır düşünüyordum aslında gitsekmi gitmesekmi diye hatta kendi kendime “lan delimi dürttü olm otur oturduğun yerde” diye de en az 10sefer söylemişimdir. Zira İstanbul’un haritasına baktığımda Çekmeköy’ün bi uçta Başakşehir’in bi uçta olduğunuda biliyordum. Hatta çevremdende gitme falan diyenler olmuş en yakınım olan babam gidiceğimi öğrendiğimde bana dicek bişey bırakmadın ne bok yersen ye gibisinden laflar etmişti. Servis ayarlanmış saati falan konuşulmuş biletler alınmış maç günü bekleniyordu artık. 

Servis vardı ya hani rahatız diyoruz kendi kendimize ama nerdeee maç bitti servis yok ortada. Ne demişti  İlyas Salman Hababam Sınıfında “yürümekle yol aşilir” şimdi bende ona burdan sesleniyorum “BOK AŞILIR”. Allah’ın unuttuğu yer diye bi tabir vardır hani olur olmadık yerde kullanmayı severiz onu hatta Çekmeköy için bile kullanıyorlar –çekmeköy’e kurban olurum bugünden sonra- harbiden Allah’ın unuttuğu yer arkadaş ya. Lan yürü yürü bitmiyor yol insan gördüğümüzde seviniyorduk o derece hatta merkezi bi yere geldiğimizde sevinçten köprünün üstünde durup geçen arabaları saydık o derece vahim bi durumdu. Maç falan umrumda değildi zaten sezon içinde 2maçta 4puan alacağı tek takım Beşiktaş’tı  ibb’nin. Adamlar nasıl bi psikolojiyle sahaya çıkıyorlarsa arkadaş anlamak güç.

Son söz olarak hani büyük konuşmayı sevmem ama bi daha o stada giden Cem’in devamını siz getirin işte. Aslında alenen küfretmeyi seven bir insan değilim ama şunu demeden geçmek ayıp olurdu. “Oraya stad yapanın amına koyim”.

21 Ocak 2011 Cuma

Bugün Günlerden Beşiktaş'dı...

Şöyle söyleyeyim çıkıp'da "buca kötüydü" "zaten çözüldüler" dirençleri bu kadar" ve bunun gibi daha birçok mazerete sığınmadan direkt olarak söylüyorum "Takım Takır Takır Top Oynuyor" kardeşim. Bugün bu takımın karşısında kayseride olsa bursada olsa hani onlar büyük takım ya yine 3lük 4lük olurlardı ve evlerine dönerlerdi. Düşünsenize Nobre bile gol atıyor hani daha ne olsun.

Maç başladığı an direkt olarak bu takım 85e geride girse 90da maçı çevirir dedim gerçi sağolsun Beşiktaş'ım buna gerek bırakmadan daha 20.dakikada maçı koparmış ilk yarı biterken maçın 2-1e gelmesini düşünen ve akabinde kanser olma olabilitesi yüksek olan taraftarımıza 3.gol'ü hediye ederek Yeni Yılda Yeni Beşiktaş sloganı ile veda ediyordu. İkinci yarı bi bocalama derken taraftarın itelemesiyle bi baktık 5olmuş ona sevinirken golü yedik gerçi nazarlık olsun oda ayrı konu.

Teknik Taktik detaya girmeden şöyle rahatça maç izlemek ona buna küfretmemek zaman geçiren kaleciye sövmeden -ki buna izin vermeyen bi takım vardı- sahada. Şu finallerin stresini yaşarken maç öncesi aldığım 2güzel haberin üstüne Kaymaklı Ekmek Kadayıfı'nı sen verdin Ey Şanlı Beşiktaş. Tek söyleyecek söz var aslında hani bunca kelimenin yerine;TEŞEKKÜRLER BEŞİKTAŞ...

Şunuda söylemeden edemeyeceğim "Zoruna Gidenin Borusuna Gitsin"

17 Ocak 2011 Pazartesi

Bizim Stadımızın farkı kolonları. [Alıntıdır]

Bu yazıyı yazmamın amacı içimdeki duyguları biraz olsun siz ağabeylerim, kardeşlerimle paylaşabilmek…

Bugün güne başlarken Seyrantepe’den geçtim. Gerçekten güzel, gösterişli bir stat olmuş… Aklıma daha önce yaşadığım bir olay geldi…

Bundan 3 yıl önce bir arkadaşımın ısrarları ile Kadıköy’de rakip takımın maçını izlemeye ikna oldum. Arkadaşımın özel şöförünün kullandığı araçla Saraçoğlu’na gittik. Kendilerinin locaları olduğundan dolayı 5 yıldızlı otel oto parkı tadında bir otoparka girdik. Orada bey diye hitap edilerek karşılandık…

5 yıldızlı bir asansör ile üst kata çıktık. Arkadaşımda büyük bir hevesle bana stadı gezdirdi. Özel yemek yerleri, lüks mağazalar, özel dinlenme odaları, tertemiz tuvaletler… Derken deri koltukların bulunduğu localarına girdik. İçerde bir bayan artık bize hizmet ediyordu.
Derken maç başladı. Bir çoğu içerde televizyondan deri koltuklarına oturup izlemeyi tercih etti… Biz dışarıdaki deri koltuklarda oturduk. Arkadaşım bana nispet yaparcasına ; kardeşim üşüyorsan hemen ısıtıcıları yakalım dedi… Derken devre arası oldu. Bana yemek yer misin dedi. Menüde ne vardı ?

Ekmek arası köfte ? Döner ? Ya da çekirdek? Statta döner yiyelim ayıp olmasın dedim. Aman tanrım döner tabakla geldi. Derken maç bitti arkadaşım döndü ve bana gördün mü bizim büyüklüğümüzü dedi… Güldüm, dedim ahh be kardeşim sen buna büyüklük diyorsun demek. Gel ben sana birde ŞEREF BEY stadında bir günümü anlatayım dedim. Yeşilyurt’ta beklersin sarı dolmuş sırası sana gelmez. Varırsın Taksim’e elinde bir bayrak, başlarsın yürümeye. Yokuştan aşağıya, oradan ver elini BEŞİKTAŞ. Menüde 2 bira, bir ekmek arası köfte. En pisinden. Oradan gidersin stada, hava yağmurlu, donarsın titremekten ama iki satır haykırdın mı sevgini orada gerek yoktur ısıtıcıya! Bastı mı Beşiktaş aşkının ateşi yüreğini, yanarsın zaten. Birde Beşiktaş yenilirse tüm günün yorgunluğu üstüne yürürsün bu sefer yokuş yukarı dolmuşların oraya.. Birde beklersin sıra.. Bunca eziyetin üstüne varırsın evine. Bir çorba içer yatarsın gece. Yattığında ayaklarının altı su toplasa da, içindeki Beşiktaş aşkı ve sevgisi unutturur her şeyi!

İşte bugün Seyrantepe’den geçtim. Hayırlı olsun yeni stadları. Gerçekten çok güzel, eminim güzel yemekler, güzel deri koltuklar ve daha fazlası vardır. Isıtıcılar bile vardır, ısınırlar.

Ama kendi kendime dedim ki ; babam doğru söylemiş. Evin değeri içindeki mobilyalardan anlaşılmaz oğlum, evin değeri içindeki birlik ve beraberlik içtenlik ve huzurdur…

Bizim evimiz sizinkilerden farklı… Bizim evimizin kolonlarının sağlamlığı, birliğimizden beraberliğimizden gelir.

BİRLİĞİMİZ BERABERLİĞİMİZ DAİM OLSUN...


Mehmet Nuri Develier

3 Ocak 2011 Pazartesi

2011'E Dair.

2010 bitti ne zaman başladı ne zaman bitti derken bitti gitti işte. Genel anlamda bakarsak Siyah'ın Beyaz'a atar yaptığı ve Siyah'ların Beyaz'lara farkı koyduğu bir yıl oldu aslında. Sene iyi başlamadı iyide devam etmedi arada sırada reklamvari güzellikler oldu. Yeni tanınan güzel insanlar falan derken 2010 bitti fazla 2010u uzatmayada gerek yok aslında giden gitmiştir gittiği gün kaybetmiştir.

2011 geldi işte. Herkes'de bi "yılbaşında napcan muhabbeti döndü falan derken bir halt yapmadım evdeydim kafamı dinledim kardeşim en güzelide oydu zaten. Ntv'de sürekli eski şarkıların düet'leri evde yenen tavşanka beraber geldi 2011. -hindi yoktu tavşanla idare ettik- . Kaldı ki 2010un son günlerini büyük bir yıkımla geçiren son 1haftada baya sıkıntı yaşıyan birisi olarak şu senenin bitmesini benden çok kimse isteyemezdi herhalde.

2011'de Beyaz'ın Siyah'a 1903boy fark attığı sağlığı olan huzuru bol olan cepte paranın eksik olmadığı -he para demişken piyango'dan ikramiyede aldık- Beşiktaş'ın kupadan kupaya konduğu Dublin'de final oynadığını görmek umuduyla.